İŞBİRLİĞİ VE EKİP VERİMLİLİĞİ
Erkan KOÇ
Ekonomist
Avcı Toplayıcılık, insanlığın oluşumunda avcılık yaparak ve bitki toplayarak hayatını sürdüren insanın besin elde etme tarzıdır. Bu yaşam tarzı yüksek düzeyde işbirliği istese de insanları gayet iyi besliyor ve zengin bir toplumsal yapı sağlıyordu. Günümüzdeki gibi aşırı rekabet söz konusu değildi. Nispeten ekip çalışmasına, etik değerlere, düşünsel eşit bireylere dayanıyordu. Örgütsel yani aidiyet bağlılığı üst düzeydeydi. İş ve özel yaşam ayrılmış değildi; beslenme ve hayatta kalma, yani “iş”, zamanımızın büyük bir kısmını alırdı ve burada işbirliği temel avantajımızdı.
Tarım Devrimi yeni ve kolay bir yaşam biçimi
sağlamaktan ziyade, çiftçilere genellikle avcı toplayıcılarınkinden daha zor ve
daha az tatmin edici bir yaşam oluşturdu.
Artık temel odak kar, daha fazla ürün elde
etme, süreçler ve kaynakların kısıtlı kullanımıydı. Havuç-sopa anlayışına, yani
sertlik ve disipline (gerektiğinde cezaya) dayanan ve çalışanlara karşı kabalığı
yönetim düzeyinde ve çalışanlar arasında normalleştiren tutum ve davranışların
hakim olduğu iş kültürü oluşturuldu. İnsanın yeryüzündeki başarısının belki de
en temel dayanağı olan işbirliğinin yerini rekabet aldı.
Oysa rekabete aşırı vurgu yapan ve insancıl
değerleri geri plana iten iş kültürü daha “verimli” bir iş ortamı yaratmadığı
gibi, hem şirketlere/kurumlara hem de ekonominin bütününe çok ciddi maliyetler
yüklemekteydi. Ürettiği mutsuzluk ve insan kaynaklarını yani çalışanı
köreltmesi de cabası. Böyle işyerlerinde, ağır iş yükü performans gibi
sunulurken, çalışanlar düzeyinde iş çoğunlukla angarya olarak görüldü,
motivasyon ise düşüktür. Yenilik ve yaratıcı düşünceye yer yoktu; sağlıksız
eleştiriler orijinal fikirleri bastırdı ve böylelikle de kurumsal ya da
örgütsel bağlılık oluşturulamadı.
Örgütsel bağlılığı, örgütle ilişkisi ile
şekillenen ve çalışanların örgütün sürekli bir üyesi olma kararını almalarını
sağlayan davranış olarak tanımlayabiliriz ve
“çıkar bağlılığı”, “içten bağlılık”, “minnet bağlılığı” olarak bir
ayrıma da tutabiliriz.
İçten bağlılık; bir bireyin kendisini
örgütüyle özdeşleştirdiği, örgütüyle etkileşim halinde olduğu ve örgütün bir
üyesi olmaktan mutlu olduğu duygusal bir yönelme durumudur. Çıkar bağlılığı;
çalışanların, örgütten ayrılmaları durumunda sahip oldukları yatırımları ve
yan-faydaları kaybedeceklerine inanmaları ve iş alternatiflerinin sınırlı
olmasını dikkate almaları sonucu zorunluluk nedeniyle o örgütte çalışmaya devam
etmeleridir. Minnet bağlılığı ise örgüt üyeliğinin sürdürülmesi konusunda
çalışanların hissettiği yükümlülük duygusudur.
Buarada, işyeri açısından önemli ve değerli
olanın içten bağlılık olduğu açıktır. Ancak Gallup’un dünya çapındaki
anketlerine göre çalışanların ancak %13 gerçek anlamda işyerine bağlı iken
Amerika’da bile bu oran %33 düzeyinde kalmaktadır. O halde asıl sorumuz çalışan
bağlılığının nasıl artırılabileceğidir. Bu noktada kritik unsurun iş tatmini
olduğu açıktır.
Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisinde,
çalışanları işyerlerinde çalışmaya teşvik eden etken, onların sahip oldukları
ancak karşılanmayan ihtiyaçları olarak açıklanmaktadır. Yöneticilerden
beklenen, çalışanlarının karşılanmamış olan bu ihtiyaçlarını belirlemek ve
giderilmesini sağlamaktır.
Buna göre örgütsel bağlılığı etkileyen
faktörleri aşağıdaki gibi sıralayabiliriz;
1-İşin Kendisi: İş çalışanı ılımlı bir şekilde
kamçılıyorsa, çalışanlar hoşnutluğa ve tatmine sahip olur. İşin ilginç olması,
kişiye öğrenme fırsatı sağlaması, sorumluluk alma şansı vermesi bunu daha da
artırır. Bunun yanı sıra, iş görenin yaptığı görevin gerektirdiği özellik ve
niteliklerle, kendi özellik ve nitelikleri arasında bir uyum bulunması gerekir.
2-Ücret: Ücret iş tatmininde önemli olsa da,
çalışanlar için daha önemli olan basit, adil ve onların beklentilerine uygun
bir ödeme sisteminin olmasıdır. Diğer işyerleriyle ve çalışma arkadaşlarıyla
karşılaştırıldığında ücretlerinin adil olduğunu düşünmeleri tatmin seviyelerini
artırır.
3-Terfi Olanakları: Hiyerarşide yükselme şansı
ve terfilerin adalet ilkesine göre gerçekleşmesi iş tatmininde önemli
unsurlardandır. Yükselme çalışana, sahip olduğu bilgi ve birikimin bir
karşılığını aldığının düşüncesini verir, kendini daha da geliştirdiğinde bu
yükselişin devam edecek olması düşüncesi ile iş yerinde yayacağı pozitif
enerjide de tatminle beraber bir artış gözlenir. Bu, iş yerinin de
verimliliğine de katkı sağlar.
4-Yöneticiler Tavırları: Yönetimin teknik ve
davranışsal destek sağlama yeteneklerinin olması çalışanların iş tatmini
üzerinde etkilidir. Bunların yanında, açık bir iletişim hattı oluşturmak, İyi
bir fiziksel çevre yaratmak, standartların altındaki şartlar için çözümler
sunmak, tatminsizliğe sahip çalışanların bu hislerini değiştirmek veya
dönüştürmek, çalışanların endişelerini göz önüne almak, katılımcı ve adaletli
bir yönetim ve son olarak moral artırıcı eğitim ve programlar düzenlemek.
5-Çalışma Arkadaşları: İş arkadaşlarının
teknik olarak uzmanlık dereceleri ile sosyal anlamda birbirlerine destek olma
dereceleri iş tatminini etkilemektedir.
6-Şirket Politikası: İşletmenin genel durumu,
başlıca politikaları, genel personel uygulamaları, toplumdaki statüsü ile
ürettiği ürün ve hizmetler, iş tatmininde önemli rol oynar.
Ekipler arası rekabet geliştiricidir, ancak
ekip içi rekabet çoğunlukla yıkıcı ve verimsizdir. Zira ekip çalışmasının
temeli işbirliği ve dayanışmadır. Yalnız ekip üyeleri arasında değil, ekiple
lider arasında da işbirliği ve dayanışma tam olmalıdır. Bu konuya ilişkin ufuk
açıcı yeni bir çalışmada, meşhur “Oyun Teorisi”, işbirliği yapanların
etraflarında oluşturdukları etkiyi ortaya koymak için oluşturulan bir modellemede
kullanılmış. Araştırmaya[1]
göre, işbirlikçi insanlar (az işbirliği yapmayanlara kıyasla) etraflarında
kendilerini takip eden daha geniş bir network oluşturmaktadır. Bu da bize
işbirliğinin yalnızca eki üyeleri arasında verimliliği artırmakla kalmadığını, işbirliğinin
aynı zamanda liderleri daha da etkin bir lider haline getirdiğini
göstermektedir.
Buna göre, iş tatmini açısından yönetim
tarzının iki önemli boyutu vardır: Çalışanlara yönelik olma, onlarla
destekleyici ilişkiler geliştirme ve çalışanların kararlara katılmasıdır.
Kararlara katılan personel işine, iş arkadaşlarına ve yönetime karşı pozitif
duygular besleyerek iş tatminlerini yükseltmektedir
Etkin takım çalışması için yöneticilerin
takımı desteklemesi çok önemlidir. Ancak bunun ne zaman faydalı ne zaman ise
dikkatli olunması geren bir süreç olduğunun farkında olunması, ekip
çalışmasının sağlığı açısından son derece önemlidir.
Yönetici ve ekip liderlerinin, ekipteki her
bireyin hem kaynaklar hem de değer verilme anlamında desteklendiğini hissettirmesi,
gerektiğinde de takımı bir bütün olarak değerlendirip açık ve net direktifler
vererek yönlendirmesi performans açısından son derece önemlidir.
Öte yandan, ekibe fazla müdahale etmeninin de
ekibin inisiyatif alma gücünü kırarak yaratıcılığı düşüreceği çokça işlenen bir
konudur.
Burada bizce daha az vurgu yapılan ama önemli
olduğunu düşündüğümüz husus da ekibi desteklerken, mikro yönetim anlayışı kadar
mahzurlu olan “ekiple gerektiğinden fazla yakınlaşmanın” bir yönetici olarak
etkinizi yok edebileceğini, dahası ekibin performans ve uyumunu bozabileceğini
de göz önüne almak gerekir.
Bu durum, kendini yönetici ile takım
arasındaki sınırının bulanıklaşması olarak gösterir. O halde, ekip üyelerine
gereğinden fazla yakın olduğunuzu nasıl anlarsınız? Lider olarak takımla
aranızdaki sınırın bulanıklaştığının işaretleri nedir?
İşte bunun altı işareti:
1. Takım çalışmasının yönünü belirlemek sizin
rolünüz olmasına rağmen bu konuda tutuk davranıyorsanız. Bunu, takımınızı
güçlendirmek için yaptığınızı düşünerek haklı çıkarabilirsiniz, ama bu
tereddüdünüzü gösteren bir kırmızı bayraktır.
2. Takımın lideri olmaktansa, kendinizi daha
çok danışman rolüne yönelmiş buluyorsanız. Takımın yöneticisi olarak,
sonuçlardan nihai olarak siz sorumlusunuz. Sağlıklı bir çatışmada bile,
kararlarınızı çalışanlarınızdan bir veya daha fazlasını sık sık savunmak
zorunda kalmanız, etkili bir şekilde liderlik etme kabiliyetinizin tehlikeye
girdiğini gösterir.
3. Ne zaman ki işte bir yavaşlama fark
ediyorsunuz ve bunun sebebini bilmiyorsanız, meselenin derinliğine inip takımın
bazı üyeleri arasında bir hoşnutsuzluğun olduğunu düşünebilirsiniz. Bunun
sebeplerinden birisi, takım üyelerinden bir veya birkaçına daha yakın durarak,
diğerlerinin takımdan soğumasına yol açmanız olabilir.
4. Liderliğin temel görevlerinden biri de
ekibinizi dinlemektir. Ekibinizin söylediği her şeyi duyduğunuz halde, bir
sorun olduğunu kabul etmeyi reddettiğinizde, ekibiniz size söylemeyi
keser. Bu da, bazı kritik bilgileri kaçırdığınız anlamına gelir.
5. Herkesi savunmak için mazeretler
sağlamazsınız, ancak kendinizi bir kişi için mazeret ararken bulursanız, geri
adım atın ve nedenini düşünün. Çalışanlarınızdan biriyle fazla
yakınlaştınız demektir.
6. Çalışanlar düzenli geri bildirime
ihtiyaç duyar ve bunu sağlamak lider olarak sizin göreviniz. Geri bildirim ve
değerlendirme, çalışanlarınızın gelişmesine yardımcı olur. Çalışan
performansını değerlendirmek için zaman ayırmadığınızı veya daha kötüsü, değerlendirmelerde
objektif olmadığınızı tespit ederseniz, çalışanlarla ilişkilerinizi gözden
geçirin.
Erkan Koç, Ekonomist
Erkan Koç, Ekonomist
[1] American Institute of Physics, “Heterogeneous cooperative leadership structure
emerging from random regular graphs”, 10.1063/1.5120349
Yorumlar
Yorum Gönder